Türkiye’de çay üretimi, bugün milyonlarca insanın günlük yaşamının vazgeçilmez bir parçası. Ancak bu serüvenin başlangıcı ve gelişimi, kararlılıkla çalışan birkaç öncü ismin çabalarına dayanıyor. 1918 yılında Ali Rıza Erten, Doğu Karadeniz’de çay üretimi üzerine ilk çalışmaları yaparak bu alandaki öncülerden biri oldu. Ancak, Bağımsızlık Savaşı’nın zorlu koşullarında bu çabalar somut sonuçlara ulaşamadı.
Çay üretimi için ilk somut adım atılıyor
Çay üretimindeki ilk somut adım, Zihni Derin’in Rize’ye gönderilmesiyle atıldı. Batum’dan getirttiği fidanları Rize’de dikmeye başlayan Derin, çay üretimi konusunda önemli bir girişim başlattı.
1923 yılında, “Rize Vilayeti ile Borçka Kazasında, Fındık, Portakal, Limon, Mandalina, Çay Yetiştirilmesi Hakkındaki Kanun” adlı yasa kabul edildi. Bu yasa, çay üretiminin hukuki temelini oluşturdu ve Ege-Akdeniz bölgelerinde Satsuma mandalina üretiminin de başlangıcı oldu. 1935 yılında Başbakan İsmet İnönü’nün Rize ziyaretinde, yerel yöneticiler çay üretimi konusundaki taleplerini dile getirdiler.
Bu talebin ardından Tarım Bakanı Muhlis Erkmen’in başkanlığında bir heyet Rize’de incelemeler yaptı ve Prof. Dr. Şevket Raşit Hatipoğlu’nun liderliğinde çay tarımı hız kazandı. Hatipoğlu, bu süreçte “Türkiye’de Çay İktisadiyatı” adlı önemli eserini kaleme aldı. Rize’de 1938 yılında Çay ve Fidanlıklar Müdürlüğü Teşkilatı kurularak çay üretimi daha da teşvik edildi. Aynı yıl, Zihni Derin ile Asım Zihnioğlu’nun yolları kesişti.
Zihnioğlu’nun katkılarıyla köylülerle güçlü iletişim kurularak çay tarımı yaygınlaştırıldı. 6 Mayıs 1947’de ilk çay yaprağı toplandı ve bu tarih, Türk çaycılığı için önemli bir kilometre taşı oldu. Çayın ticarileşme süreci ise 1950 yılında, Devlet Ziraat İşletmeleri Kurumu’nun çay fabrikası ve atölyelerinin Tekel’e devredilmesiyle başladı. Ancak bu dönemde, çayın kalitesini düşüren popülist uygulamalar ve gerekli bakım işlemlerinin ihmal edilmesi, sektörde uzun vadeli olumsuz etkiler yarattı.