Neticede ya bu mücadelede gazımızı tutarak kendimizce galip gelir ya da ses ve kokunun olmadığı bir gaz çıkarma operasyonu için endişeyle salmaya başlarız… Düşüncesi bile kalp atışlarımızı hızlandırmaya yetti, değil mi?
Peki bu gaz, bizi neden özellikle uçaktayken sıkıştırır? Diyelim ki tutamadık, bu gazın etkilerini yok edecek bir şey hâlâ bulunamadı mı?
Aslında uçuş sırasında gaz çıkarma ihtiyacının artış göstermesinde, büyük oranda yükseklik ve hava basıncı etkili olur.
Gastroenterolog Niket Sonpal, ortamdaki oksijen miktarının olması gerekenden daha az olduğunda, vücut dokularımız içindeki gazın genişlediğini ifade ediyor.
Ani hava, yüksek rakımlarda genişler; bağırsaklarımızdaki gaz da normale kıyasla ortalama %30’luk bir genişleme gösterir.
Hatta uzun uçak yolculuklarında görülen ayak ve parmak şişliklerinin sebebi de havanın genişlemesiyle ilgilidir. E bu genişleyen havanın, elbet bir yere gitmesi lazım.
Bu noktada oldukça ilginç bir detay var ki o da kadınların, erkeklere kıyasla uçakta daha çok gaz çıkarmaya ihtiyaç duymasıdır.
Çünkü kadınların bağırsakları iç içe geçmiş bir yapıdadır ve bu gaz, ağrı ve şişkinlikle kendini gösterir. Normal şartlarda da kadınların daha karmaşık fiziksel bir yapıya sahip olduğunu gösteren bu bağırsak şekli, onların erkeklere göre yiyecekleri daha uzun sürede sindirdiğinin de göstergesidir.
Yine tüm bunlar göz önüne alındığında kadınların, sindirim sistemi problemleriyle karşı karşıya kalmaya daha fazla meyilli olduğu da söylenebilir.
Aslında gazı tutmak ciddi rahatsızlıklara sebep olabilir ancak bu gazı serbest bırakmak da ortaya çıkacak ses ve koku açısından çevremizdekilerin ayıplar bakışlarına maruz kalmamıza neden olur.
Örneğin ABD’de, Phoenix’ten Austin’e gidecek American Airlines uçağında yaşanan bir olay, tam da bu sebepten uçuşun gecikmesine sebep olur.
14 Ocak 2024’te bu uçaktaki yolculardan biri, gazını içinde tutmak istemez ve tüm uçak, inanılmaz bir konunun etkisi altında kalır.
Üstüne üstlük bu olay, yolcular arasında tartışmalara neden olur ve büyük çoğunluk, gaz çıkaran adamı ayıplarcasına bir tavır takınır. İşin sonunda tabiri caizse gazlı yolcu uçuktan indirilir ve uçuş, yarım saat gecikmeli şekilde devam eder.
Yine geçtimiz eylül ayında Delta Airlines’ın ABD’den İspanya’ya giden uçağı, bir ishal vakası sebebiyle kalkış yaptığı yere geri döner.
Bu dönüşün sebebi ise ishal olan yolcunun, uçağın tüm koridorunu boydan boya dışkıya maruz bırakması olur. Ardından uçuş, uçak kokudan kurtulması için havalandırıldıktan sonra bir gün gecikmeli gerçekleşir.
Neyse ki araştırmacıların, uçak yolculuğu esnasında bu gazın yarattığı kokunun önüne geçilebilmesi için bir planı var.
Bu noktada aktif kömür, oldukça mucizevidir çünkü bu madde, kokuyu nötrleme özelliği taşır. Yani uçaktaki minderlerin içine aktif kömür yerleştirildiği senaryoda, bu gazların kokusundan eser kalmaz. Hatta mantıklı düşününce bu uygulama, pantolon ve battaniyelerde bile uygulanabilir.
Umuyoruz ki bu uygulama en yakın zamanda hayata geçer ve uçak yolculukları, bu anlamda bir kâbus olmaktan çıkar.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: