Sovyetler Birliği’nde Başta Elvis Presley, Iron Maiden ve Miles Davis gibi çok sayıda Rock ve Jazz sanatçı ve grubunun müzikleri yasaktı. Bunun nedeni söz konusu müziklerin ABD kaynaklı olmasıydı. Sovyetler Birliği yönetimi söz konusu müzikleri ‘antikomünist’ ve ‘kapitalizm’ propagandası yaptığı gerekçesiyle yasaklamıştı.
Ancak Ruslar bu yasağı delmek için farklı yöntemler denedi. Bunlardan en dikkat çekeni ise röntgen filmlerine basılan plaklardı.
Ekşi Şeyler’de ‘renkliruyalarkozmonotu’ rumuzlu kullanıcı, Rusya’da bir döneme damgasını vuran ve ‘kaburga plak’ olarak tanımlanan yöntemi şöyle anlattı:
“2. Dünya savaşı sonrasında SSCB ve ABD arasında yıllarca süren soğuk savaş sadece politik hamleler, sanayileşme hızı ve silahlanma hızı şeklinde devam ederken, bir diğer taraftan kültürel savaş da mevcuttu. Abd Jazz müziği Soğuk Savaş yıllarında bir silaha dönüştürme politikası güdecek ve SSCB de buna karşılık, ABD’de ırkçılıkla mücadele veren müzisyenleri destekleyecektir. SSCB kendi ülkeleri içerisinde ideolojiye karşı hareket eden müzisyenleri yasaklayınca 1946 yılında Leningrad’da (St. Petersburg) “Nevsky Prospect, 75” adresinde ilk yeraltı ses kayıt stüdyosunda (Zolotoy Sobaka isimli ilk stüdyo) dönüştürülmüş evde ilk x-ray kayıtları yapılmaya başlandı. Stanislav filon, ses kayıt Stüdyosu’nu kurdu ve Polonya’dan kaçak yollarla getirttiği alman Telefunken plaklara ses kayıt cihazıyla röntgen filmlerine kayıtlar yazmaya başladı. Filon, küçük bir orkestra ile ilk olarak 1946 yılında Leningradlı aktris Olga Lebzak’ı kaydetti.
SSCB’DE MÜZİK YASAK DEĞİLDİ VE ULUSLARARASI HER TÜRDEN MÜZİK KABUL GÖRÜYORDU
Ekim Devrimi’nin getirdiği ilk icraatlerden biri de müziği bütün halka eşit olarak yaymak ve müziği okullarda çocuklara öğretmekti. Çarlık döneminde belli bir aristokrat sınıfının ulaşabildiği klasik müzik ve estrada müzik; devrim sonrasında müzik aristokrasinin elinden alınarak fabrikadaki işçi ve köylüye ulaştırılabildi. Yurtdışından gelen farklı tarz müzik türleri ise Sovyet konservatuarlarında öğretiliyordu. Ancak kapitalist ideoloji elinde ABD’nin finanse ettiği (özellikle CIA) müzisyenler tarafından üretilen müzik SSCB’de kabul görmesi mümkün değildi. Jazz müzikle başlayan bu serüven rock’n roll ile devam edecek daha sonrasında 70’lerin sonuna doğru Rock müzik ile devam edecekti. Miles Davis, Elvis Presley, The Rolling Stones ilk yasaklı olan gruptandı ve ardından AC/DC-faşizm ve şiddet; Alice Cooper-şiddet ve vandalizm; Black Sabbath-gericilik ve şiddet; Depeche Mode-şiddet; Judas Priest-antikomünizm ve ırkçılık; Iron Maiden-şiddet; Kiss-milliyetçilik ve şiddet; Nazareth-şiddet, dini mistizm ve sadizm; Sex Pistols-şiddet; Strangers-şiddet; Talking Heads-sovyet askeri tehlikesi miti yaratmak ve Kızıl Ordu’yu karalama; Sparks Sparks-faşizm ve ırkçılık; UFO-şiddet; Van Halen-antikomünizm içeren sözleri yüzünden yasaklanmıştı.
Ayrıca yasaklı olmayan SSCB vatandaşı müzisyenler ve uluslararası müzisyenlerin şarkıları ve albümleri de röntgen filmlerine kaydediliyordu. Peki, neden yasaklı olmayanlar da kaydediliyordu? Bu sorunun cevabı çok basit; daha ekonomik olduğu için. Kaburga plaklar 1 – 1,5 ruble gibi bir fiyata satın alınabiliyordu. SSCB’de kaçak yollardan ülkeye sokulan plaklar neredeyse bir mühendisin yarı maaşı fiyatlara el altından satılıyordu. Bu yüzden ‘kaburga plaklar”a rağbet yüksekti.
İlk kayıtları yapabilmek oldukça zordu kaçak olarak olarak SSCB’ye sokulan cihazlar yeterli gelmiyordu ve iletişim başkanlığı çalışanları tarafından çalınarak elde edilen ses kayıt aparatları sayesinde artık stüdyo tam anlamında kurulmuştu. Yalnız tek zorlukları röntgen filminin yüzeyi oldukça yumuşaktı ve PVC’den yapılan vinyl plaklar gibi sert değildi. İlk kayıtlar dakikada 30-33 kez dönerek ses kaydı yapılabiliyordu ve zamanla dakikada 78 kez dönüş yaparak daha iyi ses kayıtları yapıldı. Her ne kadar da ses kaydını hızlı bir şekilde yapılabiliyor olsa da kaburga plakların ses kalitesi düşüktü ve uzun süreli kullanıma uygun değillerdi. Kaburga plaklar şeklini çok çabuk kaybediyordu ve her kullanım sonrası sesler gitgide daha da cızırtılı ve iç gıdıklayıcı hale dönüşüyordu. Nadiren de olsa işini ciddiye alarak yapan kopyacılar, daha önce hiç kullanılmamış röntgen filmleri, kaçak yollardan gelen plakların kopyalanmasında kullanıldı. Kaburga plaklar satışa çıkarıldıklarında üzerlerinde isim yazılmazdı ve satın alınan kopyalarda hangi şarkı olduğu tamamen tesadüftü. Kaburga plakların ortalama çalma süresi ise 3 dakika gibi kısa bir süreyle kısıtlıydı. Her kopyada şarkı yoktu, koplayıcılar şaka olsun diye küfür ya da film sesleri de kaydediyorlardı. Buna rağmen yoğun ilgi sonrası kaburga plakların ünü Leningrad’ı aşarak diğer büyük şehirlere yayıldı.
Kopyalayıcılar kaburga plakları üretebilmek için gerekli röntgen film tedariğini hastanelerden karşılıyorlardı. Bir adet röntgen filmi için 15 – 30 kopik civarında bir ücret karşılığında hastane personelinden satın alıyorlardı. SSCB sağlık sisteminde her çekilen röntgen arşive alınıyordu ve ilerleyen yıllarda arşivlerde yer kalmayınca kopyalıyıcılar röntgen filmlerini bedavaya toplamaya başladılar ve hemşirelerin üzerindeki yük biraz azalmış oldu. SSCB’de ikinci el eşya alıp satmak evde ürettiğiniz bir şeyi satmak işporta usulünce serbestti ve valizlere konmuş kaburga plaklar pazarlarda, kaldırımlarda satılıyordu. Her şey göründüğü gibi değildi tabii ki… Kgb yıllar boyunca, yüzlerce satıcı ve kopyalıyıcıyı yakaladı. Hatta ilk ve en büyük kopyalayıcılardan olan Ruslan Bogoslovski toplamda 3 kez yakalandı ve bu 3 tutuklama sonucunda 8 yıl hapse mahkum oldu.
KABURGA PLAK ÇAĞI 70’Lİ YILLARIN SONUNA DOĞRU YOK OLDU
Yok olmasında en büyük etmen olarak SSCB’de Rock müzik yapan grupların giderek çoğalmasıydı. SSCB’de Rock müzik yasak değildi, sadece ABD etkisinde misyoner Rock müzik yasaktı. Komsomol (komünist partiye bağlı Leninist gençlik örgütü) fabrika depolarında Rock müzik konserleri organize etmeye başladı. Burada müzik yapan gruplar ya da müzisyenler şarkı sözlerini komsomol kurulunda inceleniyor ve zararlı bulunmadığı anlaşılırsa müzisyenler rahatça konserlerde şarkılarını söyleyebiliyor ve yasal olarak albüm çıkarabiliyorlardı. Böylelikle 80’lerin başında ”kaburga plaklar” çağı sona erdi.
Kaburga plaklar bir alt kültür olarak dağılan SSCB ülkerinde bir alt-kültür olarak kaldı. Yasaklı olanlar kadar SSCB’nin en büyük sanatçıları Leonid Utyosov ve Vladimir Visotskiy de kaburga plaklarda yer aldı.”