SaÄŸlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. AfÅŸin Emre Kayıpmaz, kan grupları ile Covid-19 arasındaki iliÅŸkiye dair, “Hangi kan grubu olursa olsun, her ne kadar çalışmalarda belirli kan gruplarında hastalarda daha nadir olduÄŸu gösterilmiÅŸ olsa da tedbirler tüm kan grupları için aynıdır. KiÅŸinin kan grubu ne olursa olsun, kan grubunun koronavirüsten koruyucu bir yönü yoktur” dedi.
Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği Eğitim Görevlisi ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, kan grupları ve Covid-19 arasındaki ilişkiye dair açıklama yaptı.
Kayıpmaz, bu konuya iliÅŸkin ulusal ve uluslararası çalışmaların yapıldığını belirterek şöyle dedi: “Hacettepe Üniversitesi’nden yayınlanmış bir çalışma var. Bu çalışmada koronavirüs testleri pozitif olan kiÅŸilerin büyük çoÄŸunluÄŸunun ‘A’ grubunda olduÄŸu, onu daha sonra ‘0’ grubunun izlediÄŸi ortaya konmuÅŸ. Ama burada çok önemli bir sonuç cümlesi var; ‘her ne kadar hastalar arasında belirli kan grupları daha sık görünse de hastalığın klinik gidiÅŸatına bu kan grubunun herhangi bir etkisi yoktur’ diye. Bu ÅŸu demek; klinik gidiÅŸat derken, hastaların entübasyon oranlarında, yoÄŸun bakım yatış oranlarında veya ölüm oranlarında, kan grupları ile bu bahsettiÄŸim klinik gidiÅŸat kriterleri arasında herhangi istatiksel olarak anlamlı bir iliÅŸki gösterilmemiÅŸ.
‘KAN GRUBUNUN COVID-19’DAN KORUYUCU BİR YÖNÜ YOKTUR’
Kayıpmaz, kendi kanaatinin de ‘belirli kan grupları bu hastalıktan korunmaktadır’, ‘daha az yakalanmaktadır’ diye, tedbirsiz davranışlar içerisine girilmemesi gerektiÄŸi yönünde olduÄŸunu belirterek, “Hangi kan grubu olursa olsun, her ne kadar çalışmalarda belirli kan gruplarında hastalarda daha nadir olduÄŸu gösterilmiÅŸ olsa da tedbirler tüm kan grupları için aynıdır. BahsettiÄŸim çalışmada koronavirüs tanısı almış hastalarda en sık gözlenen kan grubunun ‘A’ grubu olduÄŸu ortaya konmuÅŸ. Ondan sonra ‘0’ grubu, üçüncü sırada ‘B’ grubunun en son sırada da ‘AB’ grubunun geldiÄŸi saptanmıştır. DediÄŸim gibi kiÅŸinin kan grubu ne olursa olsun, kan grubunun koronavirüsten koruyucu bir yönü yoktur” diye konuÅŸtu.
‘DNA’DAKİ GENETİK YAPIYI BOZMA GİBİ BİR DURUMU SÖZ KONUSU DEĞİL’
Aşı üretiminin artması ile birlikte üretici ülkeler ve firmaların ciddi bir rekabet içine girdiğini belirten Kayıpmaz, şunları kaydetti:
“Biz aşıların ne tür aşılar olduÄŸuna bakıyoruz. Birisi inaktif aşı denilen zayıflatılmış veya öldürülmüş virüsün vücuda verilmesi, vücutta buna karşı bir antikor yanıtının elde edilmesi prensibine dayanan aşılar. İkincisi, vektör aşılar dediÄŸimiz aşılar, üçüncüsü de mRNA aşıları olarak tarif edilen aşılar. Bu üretilen aşıların kimi inaktif aşı, kimi de mRNA aşı, kimi vektör. mRNA aşılarının üretilmesi, inaktif aşılara göre daha kolay ve daha kısa zamanda daha fazla miktarda aşı üretebiliyorsunuz. Burada dezavantaj eksi 70 derecede saklama zorunluluÄŸu. Bu da aşının dağıtımı anlamında karşımıza ciddi bir sıkıntı çıkarıyor. Kamuya maliyet olarak baktığınızda, mRNA ile inaktif aşıların benzer maliyette olduÄŸunu, vektör aşıların da daha düşük maliyette olduÄŸunu görüyorsunuz. İnaktif aşılar, uzun yıllardır kullanılan diÄŸer hastalıklar içinde kullanılan bilindik, alışık olunan bir yöntemdir. mRNA aşıları daha yeni teknolojidir. mRNA aşılarının da insanların DNA’sındaki genetik yapıyı bozma gibi bir durum söz konusu deÄŸildir.”
‘İNAKTİF AÅžIYI OLMAYI TERCİH EDERİM’
İnanktif aşıların saklanması ve dağıtılmasının daha kolay olduÄŸunu kaydeden Kayıpmaz, “Bu anlamıyla bu aşılara baktığımızda, yıllardır aşı üretiminde uygulanan yöntem ile üretilmiÅŸ olması dolayısıyla, daha önce acil servis çalışanlarında, yurt dışındaki çalışmalarda etkinliÄŸinin gösterilmiÅŸ olması dolayısıyla ben kiÅŸisel olarak inaktif aşıyı olmayı tercih ederim. İnaktif aşının maliyeti mRNA aşının maliyetinden daha az deÄŸildir, hemen hemen aynı maliyette. KiÅŸisel olarak benim tercihim inaktif aşılar yönünde olur” dedi.
DHA